Köşe Yazıları

Osmanlı’da Basılan Kitaplar Müfredat ve Bilim

Konumuz Osmanlı’daki bilim.

12. Yüzyılın sonu ve 13. Yüzyılı kapsayan zaman diliminde fikir hareketleri ilmî ve sosyal boyutlara yansımıştır. Bu durumda Erzurum, Erzincan, Niksar, Malatya, Sivas ve diğer 24 ilde gerekli olayların baş gösterdiğini görüyoruz. Bölgesel anlamda aynı coğrafyada bulunan bu şehirlerde ekonomik anlamda Anadolu’ya gelir-gider sağlayan yolların bulunması etkinin izlerini taşımaktadır.1

Selçukluların (Türk-İslâm Devleti olarak ele alabiliriz), Danişmentliler, Mengûcekler ve Saltuklular eğitim vermek adına medrese bulundurdular. Bu medreseler Osmanlı’da da kullanılmıştır. Fatih Sultan Mehmet’in yaptırmış olduğu medreselere kadar biz tam olarak nasıl bir müfredat izlendiğini bilmiyoruz. Osmanlı medreseleri de kendi aralarında bölümlere (fakülte) ayrılmıştır. Bunlar “Telvih”, “Miftah” ve “Hâşiye-i tecrid” bölümleridir. Burada gramer, mantık, kelâm, fıkıh, usûl-i hadîs, tefsir gibi dersler mevcuttur.2

İlginizi Çekebilir

Bilim ve kültür seviyesini elimize almamız için basıla kitapları incelemek gerektiğini düşünüyorum.

Osmanlı’da İlk Edebî Eserler ve Kitaplar

14. Yüzyıla girerken Anadolu’daki diğer beylikleri de göz önünde bulundurarak yorum yapmalıyız. Bu zamanlar içinde gerek diğer beylikler gerekse Osmanlı hükümdarları Türkçeye hizmet etmek maksadından resmî dil yapmaya çalıştılar. O dönemde nazım yoluyla eserler çıkarıldı. Çok başarılı bir şekilde yürütüldüğü de söylenemez. Çünkü 16. Yüzyıldan itibaren medrese dili Arapçaydı ve Türkçe sadece halkın çarşı-pazarda konuştuğu ezilen bir dil halinde gelmiştir.3

Osmanlı’da edebî açıdan ilk eserler Durun Fakih, Nakiboğlu, Şeyhoğlu Mustafa ve Ahmedî gibi bilinen kişilerce beyitlerle kaleme alındı. Daha sonraki yüzyıllarda karşımıza Süleyman Çelebi çıkar. Bu edebî eserler gibi tasavvuf içeren çalışmalar da mevcuttur. Osmanlı’da genel anlamda yazılan eserlerin arasında Kayserili Davud bin Mahmud’un Muhyiddin Arabî’nin de eserleri mevcuttur.

İlerleyen Zamanlar

Tarihi çok uzatmayarak başlamak istiyorum. 1400’lerden itibaren 1730’lara kadar yani 330 yıl içerisinde 234 telif eser mevcuttu. Bunların 14 tefsir, 48 fıkıh, 25 akid ve kelam, 11 ahlak ve 1 hadis kitabı olma üzere toplamda 99 dinî eser kaleme alınmıştır. Bunun dışında Fünûn-ı Âliye’de de çalışmalar yürütülmüştür.4

Genel olarak bakılacak olursa 1727-1830 yılları arasında 80 kitap basılmıştır. Matbaa Osmanlı’ya 1727’de gelmiştir. 20 yıl sonrasına kadar sadece 16 kitap 1949’a kadar 18-19 kitap basmıştır.

Osmanlı’da Okur-yazarlık

Okuma yazma oranında çok korkunç sonuçların çıktığını görmekteyiz. 1928’de erkeklerde okuma yazma oranı %7, kadınlarda binde 4, Kürtlerde binde 1’dir.5

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz Osmanlı’da bilim çok üst düzeylere kadar ulaştığı dönem elbet ki rastlanmaktadır. Timurlularda ve Osmanlı’da yaşamış olan Ali Kuşçu Bey buna örnek olarak verilebilir. Çöküş döneminde din perdesi adı altında en ufak harekete bile günah dendiği için bilim Osmanlı’da unutulur bir hale gelmişti. Bilim diyerekten pek çok dala sıçramak mümkündür. Halkın okuma-yazma bilmemesi bütün bu bilimsel çalışmaları tarihin derinliklerine gömmüştür.

  1. İsmail Hakkı Uzun çarşılı, Osmanlı Tarihi, I. C, 1988, s.27-28. ↩︎
  2. Age., s. 524. ↩︎
  3. Niyazi Berkes, Türkiye’de Çağdaşlaşma, 2011, s.255. ↩︎
  4. Sinan Meydan, Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın “Tarih Tezleri” ne El- Cevap, 2014, s. 373. ↩︎
  5. Mustafa Köse, “1927 Nüfus Sayımı ve Sonuçlarının Değerlendirilmesi” Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, 2010. ↩︎

Yazar Hakkında

_________________________________________

Bir Yorum Yazın

İlginizi Çekebilir

Başa dön tuşu